Yerel Yönetimlerde İmar Barışı Uygulamasının Yansımaları

Devlet ile ihtilaflı arazilerin kayıt altına alınmasını kapsayan İmar Barışı, imar mevzuatına veya ruhsata aykırı yapılara verilecek “yapı kayıt belgesi” yle vatandaşların imar sorunlarını çözmeyi amaçlamaktadır. 6 Haziran 2018 tarihinde “Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar” ın Resmi Gazete’ de yayımlanması itibariyle hayata geçen imar barışı için şimdiye kadar rekor düzeyde bir başvuru yapılmış durumdadır. Vatandaşların yoğun ilgisinin sebebi ise ülkemizde yaklaşık 13 milyon bağımsız yapının kayıt altına alınmamış olmasıdır.

Peki, 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış yapıları kapsayan ve kaçak yapıların kayıt altına alınmasını hedefleyen imar barışı uygulaması ile yerel yönetimlerin günümüze kadar sürdürdüğü kaçak yapılara yönelik politikası askıya mı alınmıştır? Aslında bu konu şimdiye kadar sürdürülen yerel yönetim politikalarının detaylı analizini gerektirmektedir. Bununla birlikte imar barışının hayata geçmesine neden olan sürece kısaca değinmekte fayda vardır.

Bir hedefi ülke ekonomisine katkı sağlamak olan imar barışı uygulamasının diğer bir hedefi de vatandaş ve belediyeler arasında ortaya çıkan imardan kaynaklı sorunlara ilişkin dosyaların mahkemelerde altından kalkılamayacak boyutlara ulaşmasıdır. Uzun bir adli süreçten geçen ihtilaflı imar dosyaları, mahkemelerde büyük bir iş yüküne neden olmakta ve taraflar açısından ise mağduriyete sebep olmaktadır. Bununla birlikte belediyeler imara aykırı yapıların yıkım işlemlerini de birçok sebepten dolayı gerçekleştirememekte ve söz konusu yapılar vatandaşlar tarafından kullanılmaya devam etmektedir. Dolayısıyla bu yapılarda yaşam devam etmekte fakat elektrik, su ve doğal gaz gibi alt yapı hizmetleri vatandaşlara sunulamadığından bu hizmetlerin de kaçak yollardan kullanımına kapı aralanmaktadır. Bu sorunlu alanlar göz önünde bulundurularak yerel yönetimlerin günümüze kadar uyguladıkları politikalarda kısa süreli bir değişikliğe gidilmiş, vatandaşların mağduriyetleri ve yerel yönetimler ile mahkemelerin söz konusu dosyalara yönelik iş yükü hafifletilmeye çalışılmıştır.

Böylece daha önce üzerinde kat mülkiyeti kurulamayan yapıların “kayıt belgesi” alındıktan sonra belirli koşullarla (yapı kayıt belgesi alındıktan sonra maliklerin tümünün muvafakat etmeleri ve ayrıca –varsa- umumi hizmete ayrılan yerlere denk gelen alanların terk edilmesi gibi) cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edebilmeleri sağlanmıştır. Kaçak yapıların kayıt altına alınmasıyla yasallık kazanan tüm bu işlemler neticesinde, arsa vasfından alınan emlak vergisi, yapı vasfından alınmaya başlandığından vergi kayıpları da önlenmiş bulunmaktadır.

Son başvuru tarihi 31 Aralık 2018’e kadar uzatılan ve e-devlet üzerinden başvuru yapılan imar barışı uygulamasının kötü niyetle kullanılmasına engel olmak için ise bir takım alanlar kapsam dışı bırakılmıştır. Boğaziçi Sahil Şeridi ve öngörünüm bölgesi ile İstanbul Tarihi Yarımadanın Sultanahmet ve Süleymaniye çevresi ve Gelibolu Tarihi Alan’da belirlenen yerler uygulamanın kapsam dışı bıraktığı alanlardır. Ayrıca başkasına ait taşınmazlar üzerinde yapılan yapılar ile hazineye ait olup sosyal donatı için tahsisli arazi üzerindeki yapılar için de yapı kayıt belgesi düzenlenememektedir.

Spread the love

Bir yanıt yazın