Yerel Yönetimlerde Hayvan Hakları

Topluma en yakın hizmet birimi şüphesiz ki yerel yönetimlerdir. Bununla birlikte yerel yönetimlerin sadece toplumu oluşturan bireylere değil, bu bireylerin yaşamlarının çok önemli bir parçasını oluşturan diğer canlılara da hizmet yükümlülüğü vardır.

Bu duruma yönelik olarak son yıllarda yerel yönetimlerin hayvanlara yönelik bazı örnek uygulamalarına rastlamaktayız. Sokak hayvanları için konulan bayat ekmek kutuları, sokak hayvanlarının soğuk havalarda sığınmaları için yapılan küçük kulübeler, tüm gün hizmet veren hayvan ambulansları görmeyi arzuladığımız türden örnek uygulamalar olarak öne çıkıyor.

Bununla birlikte söz konusu uygulamalar sadece örnek olarak kalmamalıdır. Bu uygulamaların her yerel yönetim biriminde standart hale getirilmesi gerekmektedir.  Elbette bunun için gerekli yasal alt yapının da oluşturulması gerekmektedir. Fakat halkla iç içe olan yerel yönetimlerin bu konuya yönelik hassasiyeti, bundan sonraki yıllarda toplum vicdanını rahatsız edecek bir takım olumsuzlukların yaşanmasına da engel olacaktır. Toplumda bir arada yaşamanın -ki buna sistemi oluşturan tüm unsurlar dâhildir- gerektirdiği kültürel alt yapı, söz konusu koşulların sağlanmasıyla gerçekleşecektir.

Yerel yönetimlerce önlem alınması gereken diğer bir husus da barınaklarda gereken standartların sağlanmasıdır. Günümüzde artık yemeklerin bu barınaklara gönderildiği kurumlar, oteller ve duyarlı restoranların sayısı artıyor. İsraf konusunda hassas bir kültüre sahip ülkemizde bu uygulamanın sayıca artması belediyelerin elinde görünüyor.

Her ne kadar son yıllarda kendi kültürel yapısıyla dahi yabancılaşmış bir toplumla karşı karşıya bulunsak da tarih bize kendi değerlerimizi tekrar hatırlamamız gerektiğini söylüyor. Rönesans döneminde Avrupa’da dahi hayvanlar aşağılanırken, Türklerin el üstünde tuttuğu bir süreci yaşamış toplumuz. Bilimsel bilginin atalarından Descartes hayvanların canlı olarak bile görülemeyeceğini, hatta acı çekmeyen makineler olduklarını dile getirebilmiştir. Böylece, hayvanlar üzerinde bayıltmaksızın deneylerin yapılabilme yolunu açmıştır. Tüm bunlar medeni toplum olma fikrinin salt Batılılaşmadan geçmediğini kanıtlar nitelikte. Bununla birlikte her geçen gün bir yenisinin eklendiği hayvanlara yönelik katliamların gelecek bir zamanda insanlara da yapılması muhtemel bir katliamın sinyallerini taşıdığı ortadadır. Toplum olarak bu sinyalleri uzun zamandır alıyoruz. Alınacak önlemler ise son derece önemli bir nitelik taşımaktadır.

Spread the love

Bir yanıt yazın