Yerel yönetim birlikleri yerel kalkınmanın eşit düzeyde ülke coğrafyasına yayılmasını sağlayan, yerelkamu kurumlarından her hangi bir zamanda talep edilecek mal ve hizmetlerin bekletilmeden / geciktirilmeden ve tam olarak halkın hizmetine sunulmasını mümkün kılan bir mekanizmadır.Bu mekanizma yerel yöneticiler tarafından kullanılmak istendiği takdirde birliğe bağlı bütün yerel yönetimlerin menfaatine olan bir mekanizmadır. Bumekanizmayla her bir yerel yönetici vaad etmektense, halkına karşı daima çözüm üreten ve hemen çözüm üreten bir konuma gelmekte ve bu haliyle istediği kadar bulunduğu makamı temsil etmeyi sürdürme garantisini elinde bulundurmaktadır.
Ancak ne var ki Türkiye’deki başkanlar selefleri gibi bu sihirli mekanizmaya karşı kayıtsız durmaktadırlar ve bu halleriyle yerel yönetim birliklerini birkaç ayda bir yapılan yemek toplantıları veya protokol seremonileri olarak görmektedirler.Oysa ki bahsettiğimiz mekanizma kamu hizmet verimliliğini optimum düzeyde sağlayan dengeli ve sürdürülebilir bir sistemdir. Bundan dolayıdır ki yerel yönetim reformunun bir diğer ayağı da yerel yönetim birlikleri yasasıdır ve ilk elde bu yıl içinde hükümet tarafından yasalaştırılması planlanmaktadır.
Varoluş nedeni yerel halka hizmet etmek olan yerel kamu kurumlarının yöneticileri bu mekanizmayı görmemeleri kendilerine bağlanan umutları hiçe saymaları anlamına gelmektedir. 28 Mart ile göreve başlayan hiçbir yerel yöneticinin yerinde sayma lüksü yoktur. Şimdi bu yazıları okuyan yerel yöneticiler kendilerini bir şekilde haklı gösterecek açıklamalarda bulunabilirler. Zaten yerinde saymalarının kendilerincesözde izahları olmasa istifa ederler veya kendi şahsiyetlerini inkar etmiş olurlar.Bilmeliler ki başarıyı ölçmenin kriterleri çoktur. Rahatlıkla bu ölçülebilir ve sonuçlar hemen hemen doğru çıkar.Ancak bu yöneticiler hangi noktadan başarılı saymaktadırlar?Göreve geldikleri tarihten bu güne bütçelerini mi düzeltmişlerdir,Birkaç tamirat ve tadilatın dışında altyapılarını mı iyileştirmişlerdir.
Yeni projeler üretip hayata mı geçirmişlerdir.20-30 sene sonrasını gören planlamalar mı yapmışlardır.Personel giderlerini mi azaltmışlardır.Amortismanlarını, Maliyetlerini Atıl kapasitelerini mi azaltmışlardır. Görevini bihakkın yapmayan bu yöneticiler, derme çatma sözde başarı olarak gösterilen fiiliyatları başarı diye kimseye izah edemezler. Türkiye geneli bütün temsilciliklerimiz aracılığıyla 28 Mart 2009 tarihinde bir iktidar döneminin hesabını soracağımızı buradan bu gün itibarıyla açıklıyoruz. Bu açıdan yerel yöneticiler ayağını denk almalıdırlar. Ucuz bahanelerin arkasına sığınmayı da düşünmesinler. Artık Avrupa Birliği sürecinde gerektiğinde kamu yönetimini sorgulayan bir ortama girmiş bulunmaktayız. Halihazırda Ombudsmanlık uygulanmamaktadır. Ancak gazetemiz özgür bir basın kuruluşu olarak tıpkı bir Ombudsman gibi fedakar hemşehrilerimizin hakkını sorgulayacaktır.